Bizim Türkülerimiz

17 Mayıs 2009 Pazar

Engin Nurşani - Özün Belli Değil


Read more!

Engin Nurşani - Daha Çok Çekerim


Read more!

Engin Nurşani - Saçlarını Öremedim


Saçlarını öremedim bir gününü göremedim
Bu dünyada muradıma eremedim vah vah

El yapar bayram düğünü felek tanımıyor beni
Eller gibi ömür günü süremedim vah vah

Nurşani'yim gündüz gece benim derdim nice nice
Meğer hayat bir bilmece bilemedim vah vah
Read more!

Onur Akın - Geceyi Sana Yazdım



Geceyi sana yazdım, sızımı sana
Tutuldum, küsen sesine, tenine tutuldum
Çaktım ateşi sesine, ateşi tenine
Ay aydınlık sana yandım, gülen yüzüne
Yandım, yanarım sana

Sensizim, sana koştum iklimler boyu
Uykular, yanan liman uykular haram
Bir vapur geçer, dalgasında savrulan ben
Dön yürek yurduma, gurbet tenime dön, yanarım sana
Read more!

Ela Koçak - Kalmadı Sabrım Kararım


KALMADI SABRIM KARARIM
PERİŞANDIR HEL BE DOSTUM
DOST DEĞİL DÜŞMAN İSEN DE
GEL HATIRIM SOR BE DOSTUM


SANMA TAZE GÜLLER SOLMAZ
GEÇER ZAMAN BÖYLE KALMAZ
DOSTUNU AĞLATAN GÜLMEZ
BUNU BÖYLE BİL BE DOSTUM...

GEL ETME BU KADAR CEFA
KALMASIN ADIN BİVEFA
BENİM İÇİN CEVRİN SEFA
GÜLER SANA EL BE DOSTUM

SANMA CEFADAN ŞİKAYET
HALINI ARZETMEK ADET
BUNU SENDE BİLİN ELBET
ZEHRİN BANA BAL BE DOSTUM.....

DİLİN TATLI SÖZÜN ŞEKER
NE ETSEN MELÜLİ ÇEKER
KAPINDA ÖLENE KADAR
GİTMEZ BEKLER KUL BE DOSTUM..
Read more!

Yavuz Bingöl - Çarşambayı Sel Aldı



Çarşamba'yı sel aldı
Bir yar sevdim el aldı
Keşke sevmez olaydım
Elim koynunda kaldı

Oy ne imiş ne imiş
Kaderim böyle imiş
Gizli sevda çekmesi
Ateşten gömlek imiş

Çarşamba yollarında
Kelepçe kollarımda
Allah canımı alsın
O yarin kollarında

Oy ne imiş ne imiş
Kaderim böyle imiş
Gizli sevda çekmesi
Ateşten gömlek imiş

Çarşamba yazıları
Körpedir kuzuları
Allah alnıma yazmış
Bu kara yazıları

Oy ne imiş ne imiş
Kaderim böyle imiş
Gizli sevda çekmesi
Ateşten gömlek imiş


Ahmet, Abdal Deresi'nin kıyısındaki yoksul köylülerden birinin oğluydu. Kara sevdası karşılık bulmuş, Melek ona kalbini açmıştı. Nişanlandılar ve Ahmet askere gitti. Ağa oğlu Mehmet Ali, Melek'e göz koydu. Melek, Mehmet Ali'yi reddedince, ağa oğlu ve adamları tarafından dağa kaldırıldı. Kötü haberi alınca firar eden Ahmet, silahını alıp, yollara düştü. Gece gündüz Melek'i aradı. Bir gün yağmur yağdı, Yeşilırmak taştı. Çarşamba bir anda göle döndü. Sel, Canik Dağları'ndan aşağı bir çığ gibi, önüne kattığı herşeyi sürükledi. Selin ardından hayat yeniden normale döndü. Abdal Deresi'nin Yeşilırmak'a döküldüğü yerde ahali toplandı. Derenin nehire bağlandığı yerdeki kayanın üstünde, selin getirdiği iki kişinin cesedi görüldü. Cesetler, Melek ve Ahmet'e aitti. Elele tutuşmuş öylece yatıyorlardı. Rivayete göre büyük kaya parçası, yedi yerinden ayrıldı ve her birinden bir servi boyu su fışkırdı. Ahali dua etti. Dualar, yıllardır can alan, insanların acısını dile getiren dizelere dönüştü.' Çarşamba'yı sel aldı' türküsü de, o acı mırıltılardan doğdu. Kayanın bulunduğu yere daha sonra bir su değirmeni kuruldu ve o yöre 'Değirmenbaşı' olarak anıldı. Ahşap değirmenin yedi taşı vardı. Yedi oluğuna su veren set üzerinden yedi kez yürümek, sağ ve sol omuz üzerinden yedişer kez su atmak uğur sayıldı. Her Hıdırellez'de tekrarlanan gelenek, 1970'lerde değirmenin yıkılmasına kadar sürdü.
Read more!